Tüm okurları yeni adresime bekliyorum.
Müge Arslan's Learning Blog
Trends in Human Resources and Training, İnsan Kaynakları ve Eğitim Alanındaki Yenilikler
Wednesday, December 11, 2013
Yeni Adresim: İnsan Kaynakları Günlüğü
Temmuz
ayından bu yana yayınladığım yazılarıma http://insankaynaklarigunlugu.com/
adresinde devam edeceğim.
Tüm okurları yeni adresime bekliyorum.
Tüm okurları yeni adresime bekliyorum.
Friday, November 8, 2013
Bu Blog PERYÖN İK Blog Yarışmasında Finalist Oldu
PERYÖN - İnsan Yönetimi Derneği bu yıl bir ilki gerçekleştirdi ve İnsan Kaynakları alanındaki bloglar arasında bir yarışma düzenledi. 6 Ekim - 11 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen oylamada 21 blog yarıştı.
İnsan Kaynakları alanına, bu konuda yapılacak araştırma ve paylaşımları arttırarak önemli bir katkı sağlayacağını düşündüğüm yarışmaya büyük bir heyecanla katıldım. Yarışmayı blogumda yazdıklarımı daha çok sayıda okurla paylaşmak için bir fırsat olarak gördüm, öyle de oldu. İlk gününden başlayarak ziyaretçi sayım önemli ölçüde arttı. Diğer blog yazarı arkadaşlarla tanışma ve paylaşımda bulunma imkanı buldum.
Bu kazanımlara ek olarak yapılan oylama sonucunda ilk 3 blog arasına girmek ve finalist olmak büyük bir mutluluk oldu benim için. Blogumu ziyaret eden ve oy veren herkese çok teşekkür ederim.
Diğer finalist Saygı Günenç'i,
yarışmanın birincisi Aydan Çağ'ı
Daha çok paylaşmak ve bilgiyi çoğaltmak üzere
Sevgi ve saygılarımla
Müge Arslan
Sunday, November 3, 2013
10# Yaratıcılık Üzerine İki Farklı Eğitim
Kurumsal eğitimleri göz önüne aldığımızda son yılların en popüler başlıklarından biri “Yaratıcı Düşünme”. Günümüzün hızla değişen sosyoekonomik şartları ve artan ürün çeşitliliği müşterilerin devamlı olarak yeni ürün ve hizmet talebinde bulunmasına neden oluyor. Artan beklentileri karşılayabilmek için her şirket, her bölüm ve her çalışan işini daha iyi yapabilmeye bunun için de yaratıcı düşünmeye, diğer bir deyişle yeni fikirler geliştirmeye ihtiyaç duyuyor. Bu durum da yaratıcılık konusundaki eğitimlere talebi arttırıyor.
Peki
yaratıcı düşünme becerimiz katıldığımız bir sınıf eğitimi sayesinde gelişebilir
mi? Katıldığım eğitimlere ve diğer katılımcılarla yaptığım görüşmelere
dayanarak, bu soruya “evet” yanıtı vermenin oldukça iddialı olduğunu
söyleyebilirim. Bu konudaki eğitimlerin asıl amacı ve katkısı; katılımcıları
farklı bir gözle bakmaya yönlendirmek, yaratıcı düşünme ürünü olan örneklerini
göstererek ilham vermek ve farkındalık yaratmak.
Bugüne
kadar katıldığım “yaratıcı düşünme” eğitimlerinin özellikle ikisinden çok yararlandım.
Bu eğitimlerin ilki farklı sektör ve alanlardaki yaratıcı düşünme örnekleri üzerinden
ilerledi, katılımcıları kendi alanlarında neler yapabilecekleri üzerinde düşünmeye
yönlendirdi. Bu eğitimdeki yaklaşımdan ve eğitim sırasında verilen örneklerden
yola çıkarak yaratıcı bulduğum; internet üzerinden ilerleyen bazı iş
fikirlerini paylaşmak isterim. Örneğin Airbnb
sitesi. Evini veya evinin bir odasını kısa süreliğine kiralamak isteyen
kullanıcılara yönelik site, Türkiye dahil 192 ülkede hizmet veriyor. Site üzerinden sadece
standart özellikli evleri değil oldukça farklı özellikteki evleri de kiralamanız
mümkün. Seçenekler arasında son derece lüks villalar, şatolar, ağaç evler ve hatta
tekne evler var. Sosyal platformlardaki kimlikleri üzerinden iletişim kuran kullanıcıların
ortaklaşa tüketimine diğer bir deyişle paylaşım ekonomisine dayanan siteden
şimdiye kadar 8 milyonun üzerinde kullanıcı yararlanmış.
Bir diğer örnek bireysel hizmet satışı üzerine kurulu Taskrabbit (görev tavşanları) sitesi. Site tarafından ön araştırması yapılmış ve hakkında onay verilmiş “tavşan”lardan sizin için alışveriş yapmalarını veya ev işlerinize yardım etmelerini isteyebiliyorsunuz. Sitede kullanıcılar tarafından ev fazla talep edilen iş ise IKEA’dan alınan mobilyaların montajı işlemi. Şu anda sadece Amerika’da hizmet veren site büyümeye ve yaygınlaşmaya devam ediyor. Bu iki örnekte olduğu gibi kullanıcıların etkileşimi ve paylaşımı üzerine kurulan Kickstarter, Etsy, ve Zopa gibi siteler de dünyadaki yaratıcı düşünce ürünü başarılı uygulamalar arasında.
Bu
alanda Türkiye’deki en iyi örneklerden biri Zumbara (Zaman Kumbarası)
sitesi. Sitede yapılan işlemlerde para kullanılmıyor; yetenek ve tecrübe
paylaşılıyor. Kullanıcılar ders vermek, çeviri yapmak, gezi rehberliği yapmak
gibi bilgi ve deneyim sahibi olduğu bir konuda hizmet sunuyor. Bunun
karşılığında da ihtiyaç duyduğu bir konuda hizmet alma hakkına sahip oluyor. Bir
başka internet sitesi örneği ise Armut.
“Hizmet piş, ağzıma düş” söylemiyle faaliyet gösteren site üzerinden temizlik,
nakliyat, tamir gibi pek çok alanda ücret karşılığı hizmet almak mümkün. Almak istediğiniz
hizmetle ilgili giriş yapmanızdan 24 saat sonra site size özel en az 3 farklı
teklif sunuyor.
Yaratıcılık konusunda katıldığım ve yararlı bulduğum diğer eğitim, dünya tarihindeki yaratıcı isimlerin hayat hikayeleri ve olaylara yaklaşımları üzerinden ilerledi. Tarihteki en yaratıcı isimler konusunda farklı sıralamalar yapmak mümkün. Eğitmen bu konuda uluslararası bir kuruluşça yapılmış bir anket ve kendi görüşleri üzerinden belirli isimleri öne çıkardı ve iki gün süren eğitim boyunca katılımcılar bu isimler hakkında paylaşımda bulundu. Eğitimin en büyük katkılarından biri; haklarında bilgi sahibi olduğumu düşündüğüm tanınmış isimler hakkında aslında çok az şey bilmediğimi görmem ve daha fazlasını öğrenmek için merak duymam oldu. Diğer önemli katkısı ise bu büyük ve yaratıcı kişiliklerin ortak yönlerinin öğrenmem oldu. Yaratıcı fikirler bir anda kendiliğinden gelmiyordu. Bizim uygulamadaki son halini bildiğimiz fikirler, uzun süren hazırlık süreçlerinin ve istikrarlı olarak yıllarca sürdürülen çalışmaların sonucuydu. Eğitimin ardından filozofların, bilim adamlarının ve yazarların hayat hikayelerine daha fazla ilgi duymaya ve bu konuda yeni kitaplar okumaya başladım. Eğitimden sonra okuduğum ve ilginizi çekebileceğini düşündüğüm bazı kitapları paylaşmak isterim.
Marie Curie - Bilgin mi, Bilimin Meryem Anası
mı? / Françoise Balibar
http://www.okuoku.com/kitap/marie-curie-bilgin-mi-bilimin-meryem-anasi-mi-francoise-balibar-16392.html
Einstein – Düşünmenin Keyfi / Françoise Balibar
http://www.okuoku.com/kitap/einstein-dusunmenin-keyfi-francoise-balibar-16320.html
Felsefenin Tesellisi / Alain De Botton
http://www.okuoku.com/kitap/felsefenin-tesellisi-alain-de-botton-28326.html
Tek
Adam Mustafa Kemal / Şevket Süreyya
Aydemir
http://www.okuoku.com/kitap/tek-adam-cilt-1-sevket-sureyya-aydemir-92190.html
Friday, October 11, 2013
Bu Blog PERYÖN İK Blog Yarışması'nda Yarışıyor
PERYÖN - Türkiye İnsan Yönetimi Derneği bu yıl Türkiye'de bir ilki gerçekleştiriyor ve en iyi İnsan Kaynakları Blogunu seçmek için bu alandaki blogları oylamaya sunuyor. Yarışmanın ülkemizdeki İK Bloglarının takip edilmesine ve yeni blogların yazılmasına önemli katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Blogumdaki
yazılarda teorik bilginin yanı sıra mutlaka uygulama örneklerine yer vermeye
gayret ediyorum. Tüm yazılarımı hem Türkçe hem de İngilizce olarak yazıyorum.
Türkçe yazıları bir arada görmek isterseniz sağ tarafta yer alan
"Türkçe" etiketini seçebilirsiniz.
Blogumu
desteklemek isterseniz aşağıda yer alan bağlantı adresini tıklayarak dizilimde
son sırada yer alan "Müge Arslan's Learning Blog / Eğitim ve Gelişim
Blogu" na oy verebilirsiniz.
Tüm blog yazarlarına başarılar dilerim.
This Blog is a Candidate at PERYON HR Blog Contest
PERYON is the largest personnel management institution in Turkey. This year in Turkey they are running an HR Blog contest for the first time. In my opinion this contest will increase the awareness about the HR Blogs in my country and more HR professionals will be visiting our blogs after this process.
In this blog I pay attention to share my knowledge and expertise by
giving applications examples as well as the theoretical knowledge. All
posts in my blog are in English and also in Turkish. To sort the posts in
English please choose the label "English" on the right.
In order to support my blog with your votes please click the link below
and vote for
"Müge Arslan's Learning Blog / Eğitim ve Gelişim Blogu"
which is on the last row.
Good luck to all bloggers!
Thursday, October 10, 2013
9# A Day On Management With Rumelt and Drucker
The most essential thing that
shapes the future of companies is undoubtedly the managerial skills of the
managers. As human resources professionals, we are in close contact with the
management of the company. We are aligning our plans and programs to the
company’s strategies and the decisions of the management.
On Tuesday I attended two important summits in İstanbul. The first one was arranged by Yapı Kredi Banking Academy and the summit focused on the term “Strategy”. The second one was arranged by Peter Drucker Turkey Initiative and it was a panel with speakers from different fields.
The keynote speaker of Yapı Kredi Banking Academy was Richard Rumelt. He is one the top influential names in the field of management and well known for his book Good Strategy, Bad Strategy. In his talk Rumelt mentioned that for a good strategy you need to define your challenge clearly and determine the steps you will take precisely. Additionally, a good strategy is not the one that stays at the idea level. You should definitely put it into practice.
Rumelt gave the strategy Steve Jobs put into practice after his return to Apple; as an example to good strategy. In general, managers aim at enlarging their companies in terms of products, employees and activities in order to increase the sales price of the firm. Even though this is the most preferred way, Jobs did the opposite at that time. He decided to focus the activities of the firm on a smaller scale and took actions that targeted cutting the costs (e.g. Cut 15 desktop models to 1, cut 5 of 6 national retailers, move all manufacturing to Taiwan, establish web store to sell direct to customers). His strategy was a good with the challenge defined and steps determined.
When it comes to bad strategy…We can say that the vision sentences without actual action steps or the targets that only foresee performance improvement are examples of it. According to Rumelt bad strategy occurs when hard choices are avoided and when leaders are unwilling or unable to define and explain the nature of challenge.
The second summit was a panel by Peter Drucker Turkey Initiative as I mentioned above. Recently founded initiative aims at spreading Drucker’s ideas, thus affecting the management style in Turkey. Before getting to the panel I would like to share some information regarding Drucker. Peter Drucker (1999-2005) was an American management consultant, writer and academician. He is considered as the founder of modern management theory and was actively involved in the professional life until the age of 95. In his lifetime Drucker published 38 books and many articles and he taught students at the New York University for 21 years.
In the panel there were 12 speakers all with different managerial backgrounds. The panelists shared their experiences in parallel with Drucker’s discipline and there were 3 main points mentioned.
The first point was that managers should ask the question “Why” in addition to “What” and “How”. More precisely managers should ask themselves two vital questions: “Why whould my employees want to work in this company?” and “Why would my customers choose me?”. The answers to these questions are important since both the employees and the customers want to work with companies that carry meaning for them. The importance of these questions is explained by Simon Sinek in his TED Talk “How great leaders inspire action”. I suggest you to watch.
The second point generally mentioned was the expectations of Generation Y employees from their managers. The panelists mentioned that these employees expect to be involved in the management the decisions. In parallel with Drucker’s participatory management perception, all the employees including General Y employees should be the part of the management decisions.
The final point made during the panel was that the disciplines and doctrines originating from abroad should be adapted to local. In this respect Drucker’s doctrines should be adapted to Turkey considering its own culture, structure and past experiences.
On Tuesday I attended two important summits in İstanbul. The first one was arranged by Yapı Kredi Banking Academy and the summit focused on the term “Strategy”. The second one was arranged by Peter Drucker Turkey Initiative and it was a panel with speakers from different fields.
The keynote speaker of Yapı Kredi Banking Academy was Richard Rumelt. He is one the top influential names in the field of management and well known for his book Good Strategy, Bad Strategy. In his talk Rumelt mentioned that for a good strategy you need to define your challenge clearly and determine the steps you will take precisely. Additionally, a good strategy is not the one that stays at the idea level. You should definitely put it into practice.
Rumelt gave the strategy Steve Jobs put into practice after his return to Apple; as an example to good strategy. In general, managers aim at enlarging their companies in terms of products, employees and activities in order to increase the sales price of the firm. Even though this is the most preferred way, Jobs did the opposite at that time. He decided to focus the activities of the firm on a smaller scale and took actions that targeted cutting the costs (e.g. Cut 15 desktop models to 1, cut 5 of 6 national retailers, move all manufacturing to Taiwan, establish web store to sell direct to customers). His strategy was a good with the challenge defined and steps determined.
When it comes to bad strategy…We can say that the vision sentences without actual action steps or the targets that only foresee performance improvement are examples of it. According to Rumelt bad strategy occurs when hard choices are avoided and when leaders are unwilling or unable to define and explain the nature of challenge.
The second summit was a panel by Peter Drucker Turkey Initiative as I mentioned above. Recently founded initiative aims at spreading Drucker’s ideas, thus affecting the management style in Turkey. Before getting to the panel I would like to share some information regarding Drucker. Peter Drucker (1999-2005) was an American management consultant, writer and academician. He is considered as the founder of modern management theory and was actively involved in the professional life until the age of 95. In his lifetime Drucker published 38 books and many articles and he taught students at the New York University for 21 years.
In the panel there were 12 speakers all with different managerial backgrounds. The panelists shared their experiences in parallel with Drucker’s discipline and there were 3 main points mentioned.
The first point was that managers should ask the question “Why” in addition to “What” and “How”. More precisely managers should ask themselves two vital questions: “Why whould my employees want to work in this company?” and “Why would my customers choose me?”. The answers to these questions are important since both the employees and the customers want to work with companies that carry meaning for them. The importance of these questions is explained by Simon Sinek in his TED Talk “How great leaders inspire action”. I suggest you to watch.
The second point generally mentioned was the expectations of Generation Y employees from their managers. The panelists mentioned that these employees expect to be involved in the management the decisions. In parallel with Drucker’s participatory management perception, all the employees including General Y employees should be the part of the management decisions.
The final point made during the panel was that the disciplines and doctrines originating from abroad should be adapted to local. In this respect Drucker’s doctrines should be adapted to Turkey considering its own culture, structure and past experiences.
Wednesday, October 9, 2013
9# Rumelt ve Drucker ile Yönetim Üzerine Bir Gün
Kurumların geleceğini şekillendiren bu nedenle de en önem verdikleri konu kuşkusuz “Etkin Yönetim”. İnsan Kaynakları uzmanları olarak sıklıkla bu konuya yönelik çalışmaların içinde yer alıyoruz. Yönetim becerileri ve stratejik düşünce üzerine eğitimler düzenliyor, faaliyetlerimizi kurum stratejilerine ve yönetim kararlarına paralel olarak şekillendiriyoruz.
Dün İstanbul’da yönetim üzerine iki önemli programa
katıldım. Bu programlardan ilki Yapı Kredi Bankacılık Akademisi tarafından
düzenlenen “Strateji” konulu Akademi Zirvesi 2013, diğeri Peter Drucker Türkiye
İnisiyatifi tarafından düzenlenen “Yönetim” konulu paneldi.
Akademi Zirvesi 2013’ün konuğu, 2011 yılında yayımladığı
“İyi Strateji, Kötü Strateji” isimli kitabı ile büyük ses getiren ve günümüzün
yönetim alanında en önemli 50 ismi arasında yer alan Richard Rumelt idi. Rumelt
konuşmasında; iyi bir strateji için mutlaka üstesinden gelinecek bir zorluğun olması
ve bu zorluğun nasıl aşılacağının adım adım gösterilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca
“iyi strateji”nin sadece düşünce boyutunda kalmaması gerektiğini, mutlaka
aksiyona dönüşmesi gerektiğini vurguladı.
Rumelt konuşmasında, Steve Jobs’ın 1997’de tekrar Apple’ın
başına geçmesinin ardından uyguladığı stratejiyi ve izlediği adımları “iyi
strateji” örneği olarak verdi. Genelde izlenen yol olası bir satış durumunda
şirketin değerini arttırmak için şirketi büyütme stratejisi izlemek iken Jobs
bunun tam tersini yapmıştı. Şirketin faaliyetlerini çekirdek bir alanda
odaklamaya ve maliyetlerini azaltmaya yönelik adımlardan oluşan (şirketin ürün
çeşitliliğinin 15 modelden tek modele indirmek, ulusal dağıtımcı şirketi
sayısını 6’dan 1’e indirmek, üretim faaliyetlerini Tayvan’a taşımak, müşterilere
doğrudan satış yapmak için web sitesi kurmak gibi) bir strateji uygulamıştı.
Kötü stratejiye gelince… Nasıl ulaşılacağının net
olarak belirtilmediği vizyon cümleleri veya sadece performans ve karlılık
artışı öngören hedefler “olmayan stratejiye” diğer bir deyişle “kötü stratejiye”
örnek olarak verilebilir. Rumelt’e göre “kötü strateji”nin ortaya çıkmasının nedeni zorlu seçimleri yapmaktan kaçınmak ve liderlerin problemin asıl nedenini tam olarak
belirleyememesi.
Katıldığım ikinci program Peter Drucker Türkiye
İnisiyatifi tarafından gerçekleştirilen bir paneldi. 2013 yılında kurulan inisiyatif,
Türkiye’deki yönetim anlayışına Drucker bakış açısını kazandırmayı ve bu alanda
katkı yapmayı hedefliyor. Panele geçmeden önce yönetim teorisinin önde gelen
isimleri arasında yer alan Drucker hakkında kısaca bilgi vermek isterim. Drucker
(1909-2005) modern yönetim teorisinin kurucusu kabul edilen bir yazar,
akademisyen ve danışman. 95 yaşına kadar aktif olarak devam ettiği meslek
yaşamı süresince 38 kitap ve çok sayıda makale yayımladı. 21 yıl boyunca New
York Üniversite’sinde hocalık yaptı ve yaptığı çalışmalarla yönetimin bir bilim
ya da sanat değil, bir meslek olduğunu gösterdi. Onu tanıyanların söylemiyle
(Jim Collins, “Gün Gün Drucker” kitabı önsöz) öğrenmekten hiç vazgeçmeyen ve kendisini
her zaman öğrenci olarak gören bir düşünürdü.
Dün katıldığım panelde farklı alanlarda yöneticilik
deneyimi olan 12 konuk, Peter Drucker’ın yönetim alanındaki öğretileri
üzerinden Türkiye’deki yönetim deneyimlerini paylaştılar. Oturum süresince 3 temel konu vurgulandı.
İlk konu yöneticilerin kendilerine “Ne”
ve “Nasıl” sorularının yanı sıra “Neden” sorusunu sormaları gerektiğiydi. Yöneticiler
kendilerine “Çalışanlarım bu şirkette çalışmayı neden istesin?” ve “Müşterilerim
şirketimi neden tercih etsin?” sorularını mutlaka sormalılar. Çünkü hem
çalışanlar hem de şirketin asıl sahibi olan müşteriler kendileri için anlam taşıyan
kurumlarla çalışmayı tercih ediyorlar. Bu sorunun ve yanıtının önemini yazar Simon Sinek, “Mükemmel Liderler Bir Harekete Nasıl İlham Verirler” başlıklı
konuşmasında çok güzel anlatıyor. İzlemenizi öneririm.
İkinci konu, Y Kuşağı ve bu kuşak çalışanların yönetim konusundaki
beklentileri oldu. Ortak görüş, Y Kuşağının yönetilmeyi değil yönetime ve tüm
karar süreçlerine dâhil olmayı beklediği yönündeydi. Drucker’ın katılımcı
yönetim anlayışıyla paralel olarak yeni kuşak çalışanlar dâhil tüm çalışanların
yönetim ve karar süreçlerinde aktif rol alması, etkin bir yönetimin olmazsa
olmazlarından.
Panelde gündeme gelen üçüncü
konu ise yurtdışı kaynaklı öğreti ve uygulamaların Türkiye’nin kültürü,
mevcut yapısı ve geçmiş deneyimleri göz önüne alınarak uyarlanması gerektiği
oldu. Panelde konuşmacı olan Kurumsal Yönetim Derneği Koordinatörü Güray
Karacar, dernek tarafından Türkiye’ye yönelik yönetim rehberleri
hazırlandığından bahsetti. Bu rehberler Türkiye’deki şirketlere, özellikle KOBİ’lere;
kurumsal yönetimin gereklerini anlatmayı hedefliyor. Hazırlanan rehberlere bit.ly/1gpEkp5 adresinden ulaşabilirsiniz.
Saturday, October 5, 2013
8# Eğitimlerinizi İnfografiklerle Renklendirin
İnsan beyni dakikada 36.000
görüntüyü algılayabilme kapasitesine sahip ve beynimizin algıladığı bilgilerin
yaklaşık %90’ını gözlerimiz yoluyla ediniyoruz. Bu nedenle günümüzde; eğitim ve
öğrenme faaliyetlerinin etkinliği arttırmak için içeriklerin büyük bölümü
resim, film ve fotoğraf gibi görsel öğeler kullanılarak hazırlanıyor.
Eğitimlerde kullanılan görseller öğrenme sürecini hızlandırıyor ve
öğrenilenlerin akılda kalma oranını arttırıyor.
İnfografik yöntemi, diğer bir
deyişle veri grafiği hazırlama yöntemi, karmaşık veri ve bilgileri yalın bir
şekilde görselleştirmeye yarıyor. Özellikle son yıllarda çok sayıda örneğini
görmeye başladığımız infografiklerin yakın bir gelecekte eğitim sunum ve
dokümanlarının vazgeçilmez bir unsuru haline geleceğini rahatlıkla
söyleyebilirim.
İnfografik örnekleri uzun yıllardır var
ve pek çok farklı alanda kullanılıyor. Son yıllarda tasarımı kolaylaştırılan ve ücretsiz olarak hizmet
sunan araçların yaygınlaşmasıyla birlikte özellikle veri görselleştirme amacıyla
kullanılan infografik yöntemi daha da yaygınlaştı. Bireysel kullanıcılar kendi
tasarımları olan infografik örneklerini sosyal medya üzerinden paylaşmaya,
gazete ve dergiler paylaştıkları habere ilişkin verileri görselleştirmek için
bu yöntemden yararlanmaya başladılar.
Başarılı bir infografik tasarımı
için dikkate alınması gereken iki ana unsur var: İçerik & Tasarım. İçerik
zengin ve bilgilendirici olmalı. Ek olarak bu içeriği en akılda kalacak şekilde
sunan tasarım yapılmalı.
Jason Oberholtzer; Forbes’un web
sitesinde yer alan makalesinde başarılı bir tasarım için şu önerilerde
bulunuyor:
- Giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşan bir yapı tasarlayın.
- İçeriğinizle uyumlu görselleri seçin.
- Metni ve şekilleri olabildiğince sadeleştirin.
- Odağınızı sadece bir alanla sınırlandırın.
- Kullandığınız veriler için kaynak belirterek içeriğin güvenilirliğini arttırın.
Eğer kendi infografik tasarımınızı
yapmak isterseniz internette çok sayıda ücretsiz araç var. Bu araçların büyük
bölümü belirli sayıdaki şablonu ücretsiz sunuyor. Daha fazla sayıda şablona ve
görsele ulaşmak için ise paralı (PRO) sürümlerini almanız gerekiyor. Benim
kullanım kolaylığı ve çeşitlilik açısından en beğendiğim araç Piktochart http://piktochart.com/ Piktochart; paralı
versiyonu için öğrencilere ve eğitimcilere önemli bir ücret avantajı da sağlıyor.
Daha fazla sayıda araç önerisi için Angela
Alcorn’un blog yazısını okuyabilirsiniz.
Pek çok alanda yararlanılan bu
renkli aracı insan kaynakları profesyonelleri olarak bizler de sunumlarımızda,
sunum sonrası hatırlatıcı olması için hazırladığımız notlarımızda ve uzaktan
öğrenme ekran tasarımlarımızda kullanarak eğitimlerimizi renklendirebiliriz. İnternette
çok sayıda iyi tasarlanmış infografik var. Kendi tasarımımızı yaparken bu
örneklerden yararlanabilir zamanla daha da iyilerini yapabiliriz. İnternette şu
an için sınırlı sayıda Türkçe infografik örneği var. Başarılı bulduğum bir
örneği aşağıda paylaşıyorum. Farklı
dillerdeki iyi tasarım örnekleri için Hongkiat
Lim’in bu konudaki makalesini okumanızı öneririm.
Kaynaklar
Hyerle, D. (2000). Düşünce Haritaları: Zihni Harekete Geçirmek için Görsel Araçlar.
D. Hyerle, Zihnin Alışkanlıklarıyla Öğrenmek ve Yönlendirmek (150-153 sayfalar).
İnfografik. Alınma tarihi 09 27, 2013, Wikipedia: http://en.wikipedia.org/wiki/Infographic
Kumar, S. İnfografikler ve Öğrenme. Alınma tarihi 09 26, 2013, Learnnovators:
Oberholtzer, J. Alınma tarihi 09 28, 2013, Forbes:
Sunday, September 29, 2013
8# Liven Up Your Training Programs With Infographics
Brain
is capable of absorbing 36,000 images every minute and almost 90% of the information
absorbed by the brain comes through the eyes. Stemming from these facts, today visual
information such as pictures, drawings or dynamic videos is often designed to
facilitate learning and instruction. These visuals improve cognition by utilizing information, enhance the effectiveness of the
learning process and make it easier for the users to remember the details of
the subject.
Infographics,
in other words information graphics, are a new form of visual representation
that intends to represent complex data in a simple and clear way. In the recent
years, I have seen many good examples of infographics and can say that it will
become an essential tool for training programs.
Infographics have been around for many years and recently the proliferation
of a number of easy-to-use, free tools have made the creation of infographics
available to a large segment of the population. Today individuals use the social media to spread the ones
they prepare. In newspapers,
infographics are commonly used to show the weather and graphs for statistical
data. For information on the history of this tool please see the infographics
below or visit the following link http://bit.ly/16TpmAo
For successful infographics there are two main dimensions that we need to consider:
Content & Design. For a successful design; Jason Oberholtzer suggests the
following in his article broadcasted at Forbes’ website:
- The infographics should have a structured content with a beginning, middle and end.
- Pick relevant images to your content.
- Simplify the text and the illustrations.
- Limit the focus to just one area.
- Label time sensitive data to make it credible.
If you would like to design your own infographics, there are many
web-based tools available on the internet. My favorite tool is http://piktochart.com/ For a more comprehensive list of free
tools to make infographics please see Angela Alcorn’s article
Infographics
is a good tool to break the training content into parts and then visualize it.
In a sense; they are like PowerPoint slides but more colorful and structured
ones. Please see the following two examples which are on learning and learning methods.
You should consider using these visuals in your training documents, slides and trainings developed for e-learning to enhance learning and to color up your programs. You can prepare student notes of a training program you deliver as infographics or you can prepare your slides especially that contain intense data by using this method.
You should consider using these visuals in your training documents, slides and trainings developed for e-learning to enhance learning and to color up your programs. You can prepare student notes of a training program you deliver as infographics or you can prepare your slides especially that contain intense data by using this method.
Resources
Hyerle,
D. (2000). Thinking Maps: Visual Tools for Activating Habits of Mind. In D.
Hyerle,
Learning and Leading with Habits of Mind (pp. 150-153).
Learning and Leading with Habits of Mind (pp. 150-153).
Infographic. Retrieved 09 27,
2013, from Wikipedia: http://en.wikipedia.org/wiki/Infographic
Kumar,
S. Infographics and Learning. Retrieved 09 26, 2013, from
Learnnovators:
Oberholtzer,
J. Retrieved 09 28, 2013, from Forbes:
http://www.forbes.com/sites/jasonoberholtzer/2012/09/18/today-in-horrible-infographics-5-keys-to-creating-successful-infographics/
http://www.forbes.com/sites/jasonoberholtzer/2012/09/18/today-in-horrible-infographics-5-keys-to-creating-successful-infographics/
Friday, September 6, 2013
7# İnsan Kaynakları için Büyük Fırsat: Büyük Veri Analizi
Her gün çok
sayıda yeni veri üretiyoruz. Zettaset’in* tahminine göre günde ortalama 2,5
kentilyon* veri üretiliyor ve bugün dünyada var olan verinin %90’ı geçtiğimiz
iki yıl içinde oluştu. Bu büyük hacimli veri ve onu depolamak için kullanılan
teknoloji “Büyük Veri” olarak adlandırılıyor. “Büyük Veri” aslında çok yeni bir
kavram değil; günümüzde sözü edilmeye başlanan ve moda haline gelen asıl önemli
konu bu verinin analizi yoluyla anlamlı sonuçlara ulaşılması.
Büyük veri
analizi çalışmaları kapsamında bahsedilen veriler; yapılandırılmış ve
yapılandırılmamış olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Yapılandırılmış veri ile belirli
bir düzene göre sınıflandırılmış ve kolaylıkla analiz edilebilen veriler
kastedilir. Verdiğiniz bir iş ilanı için başvuru yapanların isimlerinden ve
başvuru tarihlerinden oluşan liste yapılandırılmış veriye örnek olarak
verilebilir. Yapılandırılmamış veri ise, metin şeklindeki yazılardan, görsellerden,
şemalardan oluşur ve analizi yapılandırılmış veriye göre daha zordur. Verdiğiniz
iş ilanına başvuran adayların ilettikleri özgeçmişler ve kapak yazıları yapılandırılmamış
veriye örnek olabilir.
Büyük
verinin analizi günümüzde; pek çok alanda süren rekabetin belirleyici
unsurlarından biri haline geldi. Yapılan analiz çalışmaları sayesinde başarıya
ulaşan örnekler iş hayatında ve politik hayatta görülmeye başlandı. Bu alanlara
ek olarak büyük veri analizinden fayda sağlanabilecek alanlardan biri de İnsan
Kaynakları (İK). Şirketler yapacakları analizler ile çalışan yönetimi
konusundaki politikalarına yön verebilir ve iş sonuçlarına doğrudan katkıda
bulunabilirler. Örneğin belirledikleri alanlarda başarılı iş sonuçları alan
çalışan profillerini analiz edebilir ve bu profilden yapacakları yeni alımlar
için faydalanabilirler. Veya şirketin yedekleme planını oluşturmak, şirkete
bağlılığı arttırmak ve gelecekte oluşması muhtemel işgücü kayıplarını azaltmak
için yapacakları analiz çalışmalarından faydalanabilirler. Günümüzde İK
alanında bu kapsamda çalışmalar yapılmaya ve başarılı sonuçlar alınmaya
başlandı. Bu örneklerden bazılarını paylaşmak istiyorum.
Bugün bazı
şirketler büyük veri analizini yüksek performanslı çalışanlarını belirlemek
için kullanıyor. Bersin* tarafından yayınlanan bir rapora göre, şirketin
danışmanlık hizmeti verdiği finans sektöründeki bir müşterisi iyi üniversitelerden
yüksek not ortalamasıyla mezun olmuş çalışanların işe alımına öncelik
veriyordu. Bu özelliğe sahip çalışanların yüksek performans sergileyeceklerine
inanıyor, şirketin işe alım ve şirket içi terfi politikalarında akademik
başarıyı esas alıyordu.
Bundan
birkaç yıl önce bir şirket analisti, şirketin satış rakamları ile şirket çalışanlarının
çalışma süreleri arasındaki ilişkiye dayalı istatistiki bir analiz yaptı. Bu çalışmada
analist, şirket çalışanlarının işe başladıkları ilk iki yıl içerisindeki toplam
performanslarını göz önüne alarak çalışanın toplam performansının ve şirkete
bağlılığının nelere bağlı olduğunu ortaya koydu. Sonuçlar oldukça şaşırtıcıydı.
Analiz
sonucuna göre 6 temel unsur satış çalışanlarının performansları ile doğrudan
ilişkiliydi. Bu şirketteki en başarılı satış çalışanları:
1*Şirkete
işi başvurusu için verdikleri özgeçmişlerinde hiçbir yazım veya dilbilgisi
hatası yapmamıştı.
2*Belirli
bir seviyede (lise, üniversite gibi) mezuniyet derecesi almadan okulu
bırakmamıştı.
3*Geçmişte
emlak veya araç satışı alanında çalışmıştı.
4*Önceki
işlerinde kayda değer başarılar sergilemişti.
5*Belirsizlik
altında başarıyla çalışma becerisine sahipti.
6*Etkin
zaman yönetimi yapabiliyor ve aynı anda birden fazla görevi yürütebiliyordu.
Bu
analize göre satış çalışanın hangi okula gittiğinin, hangi notla mezun
olduğunun ve referans kalitesinin performansı üzerinde doğrudan bir etkisi
yoktu. Analiz sonuçları, şirketin inandığı sistemden çok daha farklı bir sonuç
ortaya koyuyordu.
Bu
sonuçlar şirket tarafından dikkate alındı ve yeni bir işe alım sistemi hayata
geçirildi. Bu değişikliği takip eden ilk mali dönemde şirket gelirlerinde 4.000.000
$ üzerinde artış oldu.
eQuest*
tarafından verilen başka bir örnekte ise, şirketin danışmanlık hizmeti verdiği
finansal bir kuruluşun işe alım süreci performansının arttırılması hedeflendi.
eQuest, yaptığı analiz sonucunda şirketin 48 farklı kariyer sitesinde iş ilanı yayınladığını
ve bu siteler için yılda ortalama 175,000$ harcama yaptığını tespit etti. Danışmanlar
yaptıkları veri analizi ile bu sitelerin 45 tanesinin şirket ilanları konusunda
etkin olmadığı ve yeterli sayıda iyi adayı yönlendirmediği sonucuna vardılar. Bu
nedenle şirkete bu sitelerden 3 tanesi ile devam etmesini ve diğer sitelerle
olan anlaşmasını iptal etmesini önerdiler. Danışmanlar bu araştırmayla aynı
zamanda adayların iş ararken sıklıkla kullandıkları kelimeleri de tespit
ettiler ve şirketin ilanlarını buna uygun olarak revize etmesini sağladılar. Bu
çalışmaların sonucunda şirket ilanlarına başvuru yapan aday sayısı %175
oranında arttı ve ilanlar için yapılan yıllık harcama miktarı %50 oranında
azaldı.
Bu
örneklere ek olarak, büyük veri analizini eğitim programlarının etkinliğini
ölçmek ve eğitim ihtiyaçlarını analiz etmek için de kullanmak mümkün. Günümüzde
eğitim etkinliği genellikle Kirk Patrick ve Jack Phillips’in modellerine bağlı
olarak ölçümleniyor ve bu modellerdeki en büyük vurgu çalışanların işteki
performansları üzerine yapılıyor. Bu metotlara ek olarak büyük veri analizini eğitim
programı ve iş performansı arasındaki ilişkiyi göstermemize imkân verecek bir
yöntem olarak kullanabiliriz. Büyük veri analizinden eğitim ihtiyaçlarını
belirlerken de yararlanmak mümkün. Örneğin müşteri şikâyetleriyle ilgili
verileri veya çalışanların kullandıkları sistemlere ilişkin hata loglarını alarak
en fazla hata yapılan noktaları tespit edebilir, bu konulara yönelik eğitimler
planlayabiliriz.
Büyük
veri analizinin İK alanında önemli bir potansiyeli var. Bu alanda yapılacak
analizler iş sonuçlarının geliştirilmesi, işe alım sürecinin ve eğitim
programlarının etkinliğinin arttırılması için kullanılabilir. İK bu fırsatı
mutlaka kullanmalı ve şirketin stratejik ortağı olarak konumunu güçlendirmeli.
*Katkıları için iş arkadaşım
Mehmet Hamdi Özçelik’e teşekkürlerimle
Ek Bilgi
Zettaset*: Amerika’da kurulu
yazılım geliştirme şirketi
Quintillion*: 1018Bersin*: İK Danışmanlığı şirketi
eQuest*: Amerika’da kurulu kariyer sitesi
Kaynaklar:
2012: The First Big Data Election. Retrieved 09 02, 2013, Harvard
Business Review Blogu:
http://blogs.hbr.org/hbr/hbreditors/2012/11/2012_the_first_big_data_electi.html
Bernstein,
D. eQuest. 08 30, 2013, Büyük Veri ile Bugün Başarabilirsin!:
Bersin,
J. Forbes. 09 01, 2013, İnsan Kaynakları'nda Büyük Veri
Chand,
S. venturebeat.com. 08 31, 2013, How big data
will impact employment and human resources:
Giuffrida,
M. (2013, 06 28). http://talentmgt.com/. İK Büyük Veriyi Görmezden Gelemez:
Subscribe to:
Posts (Atom)