Friday, October 11, 2013

Bu Blog PERYÖN İK Blog Yarışması'nda Yarışıyor


PERYÖN - Türkiye İnsan Yönetimi Derneği bu yıl Türkiye'de bir ilki gerçekleştiriyor ve en iyi İnsan Kaynakları Blogunu seçmek için bu alandaki blogları oylamaya sunuyor. Yarışmanın ülkemizdeki İK Bloglarının takip edilmesine ve yeni blogların yazılmasına önemli katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Blogumdaki yazılarda teorik bilginin yanı sıra mutlaka uygulama örneklerine yer vermeye gayret ediyorum. Tüm yazılarımı hem Türkçe hem de İngilizce olarak yazıyorum. Türkçe yazıları bir arada görmek isterseniz sağ tarafta yer alan "Türkçe" etiketini seçebilirsiniz.
Blogumu desteklemek isterseniz aşağıda yer alan bağlantı adresini tıklayarak dizilimde son sırada yer alan "Müge Arslan's Learning Blog / Eğitim ve Gelişim Blogu" na oy verebilirsiniz.
Tüm blog yazarlarına başarılar dilerim.

This Blog is a Candidate at PERYON HR Blog Contest


PERYON is the largest personnel management institution in Turkey. This year in Turkey they are running an HR Blog contest for the first time. In my opinion this contest will increase the awareness about the HR Blogs in my country and more HR professionals will be visiting our blogs after this process.

In this blog I pay attention to share my knowledge and expertise by giving applications examples as well as the theoretical knowledge. All posts in my blog are in English and also in Turkish. To sort the posts in English please choose the label "English" on the right.

In order to support my blog with your votes please click the link below and vote for
"Müge Arslan's Learning Blog / Eğitim ve Gelişim Blogu" which is on the last row.

http://bit.ly/GRYvxW 

Good luck to all bloggers!

Thursday, October 10, 2013

9# A Day On Management With Rumelt and Drucker

The most essential thing that shapes the future of companies is undoubtedly the managerial skills of the managers. As human resources professionals, we are in close contact with the management of the company. We are aligning our plans and programs to the company’s strategies and the decisions of the management.

On Tuesday I attended two important summits in İstanbul. The first one was arranged by Yapı Kredi Banking Academy and the summit focused on the term “Strategy”. The second one was arranged by Peter Drucker Turkey Initiative and it was a panel with speakers from different fields.

The keynote speaker of Yapı Kredi Banking Academy was Richard Rumelt. He is one the top influential names in the field of management and well known for his book Good Strategy, Bad Strategy. In his talk Rumelt mentioned that for a good strategy you need to define your challenge clearly and determine the steps you will take precisely. Additionally, a good strategy is not the one that stays at the idea level. You should definitely put it into practice.

Rumelt gave the strategy Steve Jobs put into practice after his return to Apple; as an example to good strategy. In general, managers aim at enlarging their companies in terms of products, employees and activities in order to increase the sales price of the firm. Even though this is the most preferred way, Jobs did the opposite at that time. He decided to focus the activities of the firm on a smaller scale and took actions that targeted cutting the costs (e.g. Cut 15 desktop models to 1, cut 5 of 6 national retailers, move all manufacturing to Taiwan, establish web store to sell direct to customers). His strategy was a good with the challenge defined and steps determined.

When it comes to bad strategy…We can say that the vision sentences without actual action steps or the targets that only foresee performance improvement are examples of it. According to Rumelt bad strategy occurs when hard choices are avoided and when leaders are unwilling or unable to define and explain the nature of challenge.



The second summit was a panel by Peter Drucker Turkey Initiative as I mentioned above. Recently founded initiative aims at spreading Drucker’s ideas, thus affecting the management style in Turkey. Before getting to the panel I would like to share some information regarding Drucker. Peter Drucker (1999-2005) was an American management consultant, writer and academician. He is considered as the founder of modern management theory and was actively involved in the professional life until the age of 95. In his lifetime Drucker published 38 books and many articles and he taught students at the New York University for 21 years.

In the panel there were 12 speakers all with different managerial backgrounds. The panelists shared their experiences in parallel with Drucker’s discipline and there were 3 main points mentioned.

The first point was that managers should ask the question “Why” in addition to “What” and “How”. More precisely managers should ask themselves two vital questions: “Why whould my employees want to work in this company?” and “Why would my customers choose me?”. The answers to these questions are important since both the employees and the customers want to work with companies that carry meaning for them. The importance of these questions is explained by Simon Sinek in his TED Talk “How great leaders inspire action”. I suggest you to watch.

The second point generally mentioned was the expectations of Generation Y employees from their managers. The panelists mentioned that these employees expect to be involved in the management the decisions. In parallel with Drucker’s participatory management perception, all the employees including General Y employees should be the part of the management decisions.

The final point made during the panel was that the disciplines and doctrines originating from abroad should be adapted to local. In this respect Drucker’s doctrines should be adapted to Turkey considering its own culture, structure and past experiences.

Wednesday, October 9, 2013

9# Rumelt ve Drucker ile Yönetim Üzerine Bir Gün

Kurumların geleceğini şekillendiren bu nedenle de en önem verdikleri konu kuşkusuz “Etkin Yönetim”. İnsan Kaynakları uzmanları olarak sıklıkla bu konuya yönelik çalışmaların içinde yer alıyoruz. Yönetim becerileri ve stratejik düşünce üzerine eğitimler düzenliyor, faaliyetlerimizi kurum stratejilerine ve yönetim kararlarına paralel olarak şekillendiriyoruz.
 
Dün İstanbul’da yönetim üzerine iki önemli programa katıldım. Bu programlardan ilki Yapı Kredi Bankacılık Akademisi tarafından düzenlenen “Strateji” konulu Akademi Zirvesi 2013, diğeri Peter Drucker Türkiye İnisiyatifi tarafından düzenlenen “Yönetim” konulu paneldi.
 
Akademi Zirvesi 2013’ün konuğu, 2011 yılında yayımladığı “İyi Strateji, Kötü Strateji” isimli kitabı ile büyük ses getiren ve günümüzün yönetim alanında en önemli 50 ismi arasında yer alan Richard Rumelt idi. Rumelt konuşmasında; iyi bir strateji için mutlaka üstesinden gelinecek bir zorluğun olması ve bu zorluğun nasıl aşılacağının adım adım gösterilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca “iyi strateji”nin sadece düşünce boyutunda kalmaması gerektiğini, mutlaka aksiyona dönüşmesi gerektiğini vurguladı.
 
Rumelt konuşmasında, Steve Jobs’ın 1997’de tekrar Apple’ın başına geçmesinin ardından uyguladığı stratejiyi ve izlediği adımları “iyi strateji” örneği olarak verdi. Genelde izlenen yol olası bir satış durumunda şirketin değerini arttırmak için şirketi büyütme stratejisi izlemek iken Jobs bunun tam tersini yapmıştı. Şirketin faaliyetlerini çekirdek bir alanda odaklamaya ve maliyetlerini azaltmaya yönelik adımlardan oluşan (şirketin ürün çeşitliliğinin 15 modelden tek modele indirmek, ulusal dağıtımcı şirketi sayısını 6’dan 1’e indirmek, üretim faaliyetlerini Tayvan’a taşımak, müşterilere doğrudan satış yapmak için web sitesi kurmak gibi) bir strateji uygulamıştı.
 
Kötü stratejiye gelince… Nasıl ulaşılacağının net olarak belirtilmediği vizyon cümleleri veya sadece performans ve karlılık artışı öngören hedefler “olmayan stratejiye” diğer bir deyişle “kötü stratejiye” örnek olarak verilebilir. Rumelt’e göre “kötü strateji”nin ortaya çıkmasının nedeni zorlu seçimleri yapmaktan kaçınmak ve liderlerin problemin asıl nedenini tam olarak belirleyememesi.
 
 
Katıldığım ikinci program Peter Drucker Türkiye İnisiyatifi tarafından gerçekleştirilen bir paneldi. 2013 yılında kurulan inisiyatif, Türkiye’deki yönetim anlayışına Drucker bakış açısını kazandırmayı ve bu alanda katkı yapmayı hedefliyor. Panele geçmeden önce yönetim teorisinin önde gelen isimleri arasında yer alan Drucker hakkında kısaca bilgi vermek isterim. Drucker (1909-2005) modern yönetim teorisinin kurucusu kabul edilen bir yazar, akademisyen ve danışman. 95 yaşına kadar aktif olarak devam ettiği meslek yaşamı süresince 38 kitap ve çok sayıda makale yayımladı. 21 yıl boyunca New York Üniversite’sinde hocalık yaptı ve yaptığı çalışmalarla yönetimin bir bilim ya da sanat değil, bir meslek olduğunu gösterdi. Onu tanıyanların söylemiyle (Jim Collins, “Gün Gün Drucker” kitabı önsöz) öğrenmekten hiç vazgeçmeyen ve kendisini her zaman öğrenci olarak gören bir düşünürdü.
 
Dün katıldığım panelde farklı alanlarda yöneticilik deneyimi olan 12 konuk, Peter Drucker’ın yönetim alanındaki öğretileri üzerinden Türkiye’deki yönetim deneyimlerini paylaştılar. Oturum süresince 3 temel konu vurgulandı.
 
İlk konu yöneticilerin kendilerine “Ne” ve “Nasıl” sorularının yanı sıra “Neden” sorusunu sormaları gerektiğiydi. Yöneticiler kendilerine “Çalışanlarım bu şirkette çalışmayı neden istesin?” ve “Müşterilerim şirketimi neden tercih etsin?” sorularını mutlaka sormalılar. Çünkü hem çalışanlar hem de şirketin asıl sahibi olan müşteriler kendileri için anlam taşıyan kurumlarla çalışmayı tercih ediyorlar. Bu sorunun ve yanıtının önemini yazar Simon Sinek, “Mükemmel Liderler Bir Harekete Nasıl İlham Verirler” başlıklı konuşmasında çok güzel anlatıyor. İzlemenizi öneririm.
 
İkinci konu, Y Kuşağı ve bu kuşak çalışanların yönetim konusundaki beklentileri oldu. Ortak görüş, Y Kuşağının yönetilmeyi değil yönetime ve tüm karar süreçlerine dâhil olmayı beklediği yönündeydi. Drucker’ın katılımcı yönetim anlayışıyla paralel olarak yeni kuşak çalışanlar dâhil tüm çalışanların yönetim ve karar süreçlerinde aktif rol alması, etkin bir yönetimin olmazsa olmazlarından.
 
Panelde gündeme gelen üçüncü konu ise yurtdışı kaynaklı öğreti ve uygulamaların Türkiye’nin kültürü, mevcut yapısı ve geçmiş deneyimleri göz önüne alınarak uyarlanması gerektiği oldu. Panelde konuşmacı olan Kurumsal Yönetim Derneği Koordinatörü Güray Karacar, dernek tarafından Türkiye’ye yönelik yönetim rehberleri hazırlandığından bahsetti. Bu rehberler Türkiye’deki şirketlere, özellikle KOBİ’lere; kurumsal yönetimin gereklerini anlatmayı hedefliyor. Hazırlanan rehberlere bit.ly/1gpEkp5 adresinden ulaşabilirsiniz.
 

Saturday, October 5, 2013

8# Eğitimlerinizi İnfografiklerle Renklendirin

İnsan beyni dakikada 36.000 görüntüyü algılayabilme kapasitesine sahip ve beynimizin algıladığı bilgilerin yaklaşık %90’ını gözlerimiz yoluyla ediniyoruz. Bu nedenle günümüzde; eğitim ve öğrenme faaliyetlerinin etkinliği arttırmak için içeriklerin büyük bölümü resim, film ve fotoğraf gibi görsel öğeler kullanılarak hazırlanıyor. Eğitimlerde kullanılan görseller öğrenme sürecini hızlandırıyor ve öğrenilenlerin akılda kalma oranını arttırıyor. 
 
İnfografik yöntemi, diğer bir deyişle veri grafiği hazırlama yöntemi, karmaşık veri ve bilgileri yalın bir şekilde görselleştirmeye yarıyor. Özellikle son yıllarda çok sayıda örneğini görmeye başladığımız infografiklerin yakın bir gelecekte eğitim sunum ve dokümanlarının vazgeçilmez bir unsuru haline geleceğini rahatlıkla söyleyebilirim.
 
İnfografik örnekleri uzun yıllardır var ve pek çok farklı alanda kullanılıyor. Son yıllarda tasarımı kolaylaştırılan ve ücretsiz olarak hizmet sunan araçların yaygınlaşmasıyla birlikte özellikle veri görselleştirme amacıyla kullanılan infografik yöntemi daha da yaygınlaştı. Bireysel kullanıcılar kendi tasarımları olan infografik örneklerini sosyal medya üzerinden paylaşmaya, gazete ve dergiler paylaştıkları habere ilişkin verileri görselleştirmek için bu yöntemden yararlanmaya başladılar.
 
Başarılı bir infografik tasarımı için dikkate alınması gereken iki ana unsur var: İçerik & Tasarım. İçerik zengin ve bilgilendirici olmalı. Ek olarak bu içeriği en akılda kalacak şekilde sunan tasarım yapılmalı.
 
Jason Oberholtzer; Forbes’un web sitesinde yer alan makalesinde başarılı bir tasarım için şu önerilerde bulunuyor: 

  • Giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşan bir yapı tasarlayın.
  • İçeriğinizle uyumlu görselleri seçin.
  • Metni ve şekilleri olabildiğince sadeleştirin.
  • Odağınızı sadece bir alanla sınırlandırın.
  • Kullandığınız veriler için kaynak belirterek içeriğin güvenilirliğini arttırın.

Eğer kendi infografik tasarımınızı yapmak isterseniz internette çok sayıda ücretsiz araç var. Bu araçların büyük bölümü belirli sayıdaki şablonu ücretsiz sunuyor. Daha fazla sayıda şablona ve görsele ulaşmak için ise paralı (PRO) sürümlerini almanız gerekiyor. Benim kullanım kolaylığı ve çeşitlilik açısından en beğendiğim araç Piktochart http://piktochart.com/ Piktochart; paralı versiyonu için öğrencilere ve eğitimcilere önemli bir ücret avantajı da sağlıyor. Daha fazla sayıda araç önerisi için Angela Alcorn’un blog yazısını okuyabilirsiniz.
 
Pek çok alanda yararlanılan bu renkli aracı insan kaynakları profesyonelleri olarak bizler de sunumlarımızda, sunum sonrası hatırlatıcı olması için hazırladığımız notlarımızda ve uzaktan öğrenme ekran tasarımlarımızda kullanarak eğitimlerimizi renklendirebiliriz. İnternette çok sayıda iyi tasarlanmış infografik var. Kendi tasarımımızı yaparken bu örneklerden yararlanabilir zamanla daha da iyilerini yapabiliriz. İnternette şu an için sınırlı sayıda Türkçe infografik örneği var. Başarılı bulduğum bir örneği aşağıda paylaşıyorum. Farklı dillerdeki iyi tasarım örnekleri için Hongkiat Lim’in bu konudaki makalesini okumanızı öneririm.
 
 

Kaynaklar
 
E-öğrenme blogları. Alınma tarihi 09 25, 2013, Articulate:  
 
Hyerle, D. (2000). Düşünce Haritaları: Zihni Harekete Geçirmek için Görsel Araçlar. D. Hyerle, Zihnin Alışkanlıklarıyla Öğrenmek ve Yönlendirmek (150-153 sayfalar).
 
İnfografik. Alınma tarihi 09 27, 2013, Wikipedia: http://en.wikipedia.org/wiki/Infographic
 
Kumar, S. İnfografikler ve Öğrenme. Alınma tarihi 09 26, 2013, Learnnovators: